L’hymne â l’amour

Bu notalar sen-in

Gerçi sen sıralamadın bunları ard arda,

ama seni en iyi ne anlatıyorsa bana,

yer ediyor zihnimde.

Ne denli karmaşık olursa olsun,

ne denli telaffuz edemesem de ezgiyi;

Ezberim..

 

Yaktığın ve söndürdüğün tüm yangınları,

ve külleri yanılgılarının..

Ayak izlerinin çukurlarında oluşan,

onca okyanus;

onca gökkuşağını bir anda var eden ellerin;

ve bakışlarının insanların akıllarına kazıdığı saçma edinimler.

tebessümler,

umutlar,

hırslar..

 

Dondurma külahı zamanı mutluluklar,

derinleştikçe incelen..

Soğuk ve tatlı hissiyatlar,

derinleştikçe ısınan, hayasızlaşan avuçların.

Sırtında tırnaklarının izi kalmış bir hayatın.

Tırnaklarının arasında bir meleğin kanı,

yasak bir elmanın yarısı…

 

Sana bulanmak git gide.

Yalnızlığımı görmek pusunda zamansızlığın.

Titreyen göğüslerini öpmek,

kavrayıp başını, kalbime gömmek.

Parmak uçlarında yaşamak !

 

Bu saz…

Bu nukteler…

Bu isyan…

Bil ki teninde tek bir damla ter olamaz;

umuda dair ne varsa eskiden yaşanan…

 

Hadi kınına sok öfkeni !

Bu notalar senin..

Tüm anlamsız iç çekişlerimin,

ardındaki anlam.

Tüm sensizliklerimin tanığı,

tüm tanıdıklığımla hayatı.

Ne kadar boş bıraktın oysa beni,

incecik su tozu öpüşlerin, özlediğim..

Lirik, nemli..

 

Ayak seslerini taklit etmeye çabalayan onca obje,

öyle sanma zamanlarım,

onca yalnızlık yordamları.

İnadına nikotin,

inadına umut.

Söz geçiremediğim yüreğim.

Bu düş kapanı !

 

Bu notalar senin;

Doğuran sensin,

yücelten !

 

Ruhun..

Etin…

Kemiğin..

Kanın…

Böylesine mükemmel uyumu..

 

Bu notalar senin için  !

‘Düşsel’

(Nisan 2007)

Comments are closed.