‘senin ardından , senin yolunda , pek yakında sonsuzca / hiçbir şey uğruna yapmadığım , yapmayacağım denli / yanıp yakılacağım / gözlerimi hiç dönüşsüzce yitirmiş olduğuma..’ – INGEBORG BACHMANN

GÜNEŞ’E..

göz ardı edilemez aydan güzel  , ayın soylu ışığından ,

daha güzel yıldızlardan , ün salmış nişanlarından gecenin ,

çok daha güzel yalımla bezeli çıkışından

bir kuyruklu yıldızın ,

tüm yıldızlardan çok daha görkemli güzellikleri barındıran

güneştir ,

senin , benim , onun yaşamını her gün elinde tuttuğundan.

 

güzel güneş , doğan , hiç unutmadan ulu yaratısını

tümleyen , en güzeli yazın günlerden bir gün

kıyılarda kaynayıp buharlaşınca , yelkenler güçsüz ,

edilgin yansımalar kimliğinde kayıp giderken

göğsünden gözlerinin ,

sen yorulup bitene , en son zamanla en son uzam da kısalıp

gidene değin..

 

sanat da bürünür peçesine güneş olmazsa

görünmezsin daha gözüme , deniz de , kum da görünmez ,

kaçarlar kamçılanarak gölgelerce gözkapaklarımın altına..

güzel ışık , sıcak tutup koruyan bizi ,

açılmasını gözlerimin ; görmemi sağlayan seni bir daha !

 

güneşin altında olmaktan güzeli yok güneşin altında..

 

sopayı suda görmekten , kuşu yukarılarda

uçar görmekten , düşünerek uçuşunu ,

balığı aşağıda sürülerle görmekten güzeli yok ,

renkli öyle , biçimli gelip de dünyaya bir ışık saçışıyla ,

çevreyi görmek için , tarlanın değirmisini ,

binbir köşesini ülkemin ,

üstüne giydiğini görmek için.. giysini çan gibi ,

çıngırak gibi , hem de mavi !

 

güzelim mavi , içinde tavusların gezinip eğildiği ,

ötelerin mavisi , mutluluğa özgü yörelerin ,

duyarlılığıma göre havaların mavisi ,

ey mavi rastlantı çevren çizgisindeki !

kabına sığmaz gözlerim

açılır yeniden ardına dek , açılır , kapanır ,

yanarak yaralar kendilerini..

 

güzel güneş , sensin en büyük tansımaya değer gördüğü

tozun bile ,

ayın ardından değil öyleyse , yıldızların ardından değil ,

ya da gece kuyruklu yıldızlarla övüngence parıldadığından ,

bende bir çılgın aradığından değil ,

senin ardından , senin yolunda , pek yakında sonsuzca ,

hiçbir şey uğruna yapmadığım , yapmayacağım denli

yanıp yakılacağım

gözlerimi hiç dönüşsüzce yitirmiş olduğuma..

INGEBORG BACHMANN

 

GÜL FIRTINASINDA

ne yana dönsek gül fırtınasında ,

gece dikenlerce aydınlatılmış , gökgürültüsü

yaprakların , çalılarda onca sessiz duran ,

izler bizi şimdi adım adım..

INGEBORG BACHMANN

( DAR ZAMAN , INGEBORG BACHMANN , Çeviri : MUSTAFA ZİYALAN , VARLIK Yayınları , 1998..)

Comments are closed.