ALACAKARANLIKTA

Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi ateşe,

sen nice zamandır yıllanmış gecenin şarabı aşkına,

ben ise sabahın hiç sıkılmamış pınarı uğruna.

Körük, güvenmediğimiz ustasını beklemekte.

 

Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.

Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadan sen, hem de

yaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlığı kadar.

 

Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,

sana bir kadeh için – kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-

bana da isli cam kırıklarım için – ateşe saçılmakta.

Ve sana kadeh kaldırıyorum, gölgeleri çınlatarak.

 

Anlaşılır şimdi kimin çekindiği,

ve kimin sözünü unuttuğu. Sense

ne bilirsin, ne de istersin tanımayı,

kenardan içersin, serindir diye

ve ayık kalırsın, tıpkı eskisi gibi,

üstelik belli ki, kaşların hâlâ çıkmakta!

 

Bana gelince, bilincindeyim yaşadığım

aşk ânının, cam kırıklarım saçılıp ateşe,

yine o eski kurşuna dönüşürken. Duran

benim merminin ardında, hayal gibi,

yalnızca tek gözü açık, hedefinden emin,

ve sıkıyorum onu, sabahın ortasına.

 

INGEBORG BACHMANN..

 

‘INGEBORG BACHMANN.. BÜTÜN ŞİİRLERİ..’ , Çeviri : AHMET CEMAL, KAVRAM Yayınları, Şubat 1995, 200 Sayfa..

 

 

 

Comments are closed.