‘ateşli bir sevi gibi yeşeriverdi, acılanarak ateşini seyre dalan bu kin..’ – CESARE PAVESE

DÜŞÜN SONU (FINE DELLA FANTASIA)

 

Yeniden başlayamaz artık bu gövde.

Gözlerine dokunulduğunda, bir yığın toprağın

canlılığını duyar biri. Tan ağartısında da

kendini susturamayan topraktır o.

Ölü bir gövdedir, o birçok yeniden uyanıştan

Kalan ama.

 

Her gün yaşama başlayacak gücümüz yok

-Toprağın önünde, suskun bir gök altında-

bir yeniden uyanışı bekleyerek. Şaşırıyor biri

bunca yoruculuğuna tan ağartısının. Bir iş

yerine getiriliyor bu yeninden uyanışlar içinde.

Ama sadece ileriki bir işe heyecan yüklemek

ve toprağı bir kez uyandırmak için yaşıyoruz.

Ve kimi kez oraya erişip, sonra bizle birlikte

suskunluğa dönüyor.

 

Kımıldanmazdı yüz hafifçe dokunsaydı el

-Yaşayan el duyuyor dokunulan yaşamı-

Bu soğuk, tan ağartısında donan toprağın

soğuğu değilse gerçekten, belki de bir yeniden uyanıştır.

Ve tan ağartısında susan varlıklar

sözcükler söylerler yine. Ama elim titriyor.

Ve tüm varlıklar kımıltısız ele benziyor..

 

Bir zamanlar kuru bir acı

ve ışığın kasılmasıydı tan ağartısında uyanmak.

Ama yine de bir özgürlüğe kavuşmaydı.

 

Toprağın verimsiz sözcüğü kısa bir an sevinçliydi.

Ve yine oraya dönmekti ölüm. Şimdi, toprağa

dönmeyen gövde birçok yeniden uyanıştan kalanı bekliyor.

Ondan söz etmiyor kaskatı dudaklar da. (1933)

 

CESARE PAVESE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SONRA (DOPO)

 

Yağmur sessizce ıslatıyor uzayıp giden tepeyi

Evlerin üstüne yağıyor : daracık pencere

dipdiri, çırılçıplak bir yeşille doldu.

Benimle birlikte uzanmıştı sevgili : pencere boştu,

hiç kimse bakmıyordu, çırılçıplaktık.

Yürüyor şimdi yolda onun gizemli gövdesi

adımlarının yumuşak uyumuyla; yağmur iniyor,

bitkin ve hafif o adımlar gibi.

Görmüyor sevgili, çıplak tepeyi

yağmurun dinginliğindeki; geçiyor yoldan

insanların ona dokunduğunu bilmiyor.

 

Akşama doğru

soluyuşları duyuluyordu pencerede

tepeyi saran sis bulutlarının. Yol şimdi

bomboş, ıpıssız; yaşanmışlığı var

Kopkoyu gövdesinde bu yalnız tepenin.

Uzanmıştık bitkin, iki gövdenin ıslaklığında

dingin her biri diğerinin üzerinde.

 

Yolda gezinmek bir sevinçtir

diri renklerin ve ılık güneşin yumuşacık

akşamında tadarak gövdenin

içe yayılmış anılarından birini.

 

İki gövdenin de unuttuğu arı bir tansık;

yaşam var biraz herkesin sesinde

yollardaki yapraklarda, kadınların uyuşuk adımlarında.

Ve aşağıda bir yolun dibinde bulmak

evlerin arasındaki tepeyi, ve ona bakıp

düşünmek sevgilinin de birlikte baktığını

daracık pencereden.

 

Karanlığa gömülü çıplak tepe

ve mırıldanan yağmur. Burada değil kendisiyle

birlikte yumuşak gövdesini ve gülümseyişini

götüren sevgili. Ama yarın tan ağarırken

yıkanmış göğün altında yola çıkacak

adımlarının hafifliğinde. Karşılaşabileceğiz, isteyerek. (1934)

 

CESARE PAVESE 

‘SEÇİLMİŞ ŞİİRLER..’ , CESARE PAVESE, İtalyancadan Çeviri : ALP DENİZAŞAN, KALAMIŞ Yayıncılık, 95 Sayfa, basım tarihi kitapta bulunmuyor..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Comments are closed.