900. Yazı ‘Asghar Farhadi’ ve son filmi ‘Bir Ayrılık..’ için..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(asghar farhadi, ‘elly hakkında’nın çekimlerinde..)

 

‘iran sinemasına dalalı epeyi uzun süre oldu.. giren çıkamıyor.. izlemediğim film ve yönetmen kaldı mı diye düşünürken o okyanusun içinde sadece elimin uzanabildiği yerlere ulaşabildiğimi, daha atılacak çok kulaç olduğunu fark ediyorum..

iran sinemasında son yıllarda keşfettiğim yönetmenlerden birisi de ‘asghar farhadi..’ çok geç oldu onunla tanışmamız fakat izlediğim ilk filmi olan ‘elly hakkında’nın ilk sahnelerinden itibaren çarpıp büyülemişti beni..

sağa sola sapmadan, dolambaçlı yollarda izleyiciyi yormadan hayatı olduğu gibi anlatıyor.. küçücük olayların insanların hayatında nasıl büyük olaylara ya da yıkımlara yol açabileceğini işliyor filmlerinde.. ufak bir yalanın, küçük bir ısrarın insanların hayatında geri dönülmez sonuçlara ya da felaketlere neden olduğunu kamerasıyla abartmadan işliyor..

ben açıkçası ‘elly hakkında’yı kaç kere izlediğimi buraya yazsam bazılarınız belki tamam bu adam sıyırmıştı ama artık tam kayışı koparmış diyeceksiniz.. ama bazı filmler vardır insanı kendine bağlar ve her tekrar izlenişinde yeni bir şeyler gösterir ya da sizinle bir gizini daha paylaşır ya işte benim filmlerin bazılarına kafayı takmamın en büyük nedenlerinden birisi de bu..

tabi ‘elly hakkında’yı bu kadar çok izlememin sebeplerinden birisi de ‘golshifteh farahani’nin filmde başrol oynaması ve onun müthiş oyuncuğunun etkisi de var.. herkesin zayıf bir noktası vardır.. benim zayıf noktam da ‘golshifteh farahani’, ne yapayım.. en kötü senaryoyu bile koparıp çok yükseklere çıkarabilecek kadar büyük bir oyuncu kendisi.. güzelliğini konuşmaya bile gerek yok zaten.. bu kadar keskinim ‘golshifteh’ konusunda.. neyse saymadım ama sanırım ‘elly hakkında’yı yirmi seferden fazla izlemişimdir.. belki daha fazla, bilmiyorum.. ve bugün de tekrar izleyebilirim, kim bilir..

ödüller benim için bir anlam ifade etmez ama ifade edenler için yazalım  ‘elly hakkında’ filmiyle berlin film festivalinde en iyi yönetmen ödülünü 2009’da kazanan ‘asghar farhadi’ bu sene de ‘bir ayrılık’ filmiyle berlin film festivalinde altın ayı ödülünü aldı..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

gelelim filme.. ‘simin’, kocası ‘nadir’ ile birlikte küçük kızları ‘termeh’i de alıp onun eğitimi için yurtdışına gitmeye karar vermişlerdir.. ancak ‘nadir’, babasının alzheimer hastalığı artınca onu bırakıp yurtdışına gidemeyeceğini anlar ve bu nedenle karısı ‘simin’le aralarında başlayan tartışmalar boşanma aşamasına kadar gelir..

filmimiz de zaten mahkemede boşanma davasında tarafların birbirini suçlaması ve kendilerini savunma sahneleriyle başlar..

kamera yargıç konumundadır.. böylelikle  yönetmen filmin başlamasıyla birlikte seyirciyi yargıç konumuna koyar.. seyirci yargıç konumunda iken artık bir soru bombardımanına tutulmaya başlar.. arka arkaya yağan sorular karşısında seyirci yargıç konumunda kim haklı diye karar vermeye çalışır.. çünkü seyirci filmin kahramanlarından daha fazla şey bilmektedir.. ‘simin’ mi haklı ‘nadir’ mi, yoksa ‘nadir’in babasına bakması için işe aldığı bakıcı ‘raziye’ mi.. ya da ‘raziye’ mi yoksa  kocası mı.. ve hepsinin arasında haklı olan kim.. bir açıdan bakıldığında ‘simin’ ve ‘nadir’in kızları ‘termeh’ de bizim açımızdan olaylara bakmaktadır.. kendisi için yurtdışına gitmek isteyen annesi ‘simin’ mi yoksa yurtdışına gitmekten vazgeçen  babası ‘nadir’ mi.. bakıcı ‘raziye’ ile babası ‘nadir’ arasında olan tartışma sonucu ortaya çıkan felakette kim haklı, babası mı yoksa bakıcı ‘raziye’ mi..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

bizim gibi aynı sorularla karşı karşıya kalan 11 yaşındaki ‘termeh’ çoğu sahnede bizim gibi kitlenip kalmaktadır.. burada bir şeye daha değinmek istiyorum, iran sinemasının itici motor güçlerinden birisi de hemen her filmde ki çocuk oyuncuların müthiş oyunculukları ve başarısıdır.. özellikle majidi, panahi ve kiarostami filmlerinde bu çok açıktır.. çocuk oyuncular filmlere oyunculuklarıyla çok şey katmakta iran sinemasında.. ancak bu filmde ki ‘termeh’ karakterini canlandıran ‘sarina farhadi’ bana biraz tutuk geldi.. onun sahneleri filmin kilit sahnelerinden olmasına rağmen film bazen o sahnelerde sanki takılıp kalıyor, film ağırlaşıyordu.. örneğin yine aynı filmdeki bakıcı ‘raziye’nin küçük kızını oynayan çocuk oyuncu harika bir oyun sergiliyor.. bilmiyorum belki ben yanılıyorum ya da ‘termeh’ karakterini ben çözememişimdir..

‘asghar farhadi’ sineması, yalın anlatımı esnasında olaylara ezilenler yönünden bakması da filmlerine değişik bir boyut katıyor ve anlatımını güçlendiriyor.. ezilenler dememin sebebi şu, sadece sınıfsal açıdan bakmıyor problemlere.. sınıfsal baskılar dışında kadın-erkek eşitliği, baskıcı rejimlerin insanlar üzerindeki dini, ulusal baskıları gibi konulara da çok güzel yaklaşıyor.. ajitatif söylem yerine yalın, net bir şekilde sorunu, eşitsizliği, baskıyı size gösteriyor ve ne yapmalı diye soruyor..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

örneğin filmin en vurucu sahnelerinden birinde olan bakıcı ‘raziye’nin baktığı ‘nadir’in çok yaşlı  babasının altını kirletmesi üzerine ‘raziye’nin tıpkı bizde olduğu gibi ‘alo fetva’ benzeri bir hattı arayarak mollanın tekinden bu yaşlı adamın altını temizlemesinde dini bir sakınca var mı yok mu diye soruyor.. artık çocuğa dönüşmüş bir ihtiyarın altını temizlemek için ‘raziye’ üzerindeki müthiş dini baskı nedeniyle mollanın tekini arayıp ondan izin almak gereğini duyuyor.. mollanın şu cümlesi insanın kanını beynine sıçratıyor : ‘yaşlı adamın altını değiştirmenin acil bir gerekliliği var mı..’ yani ‘nadir’in babası ihtiyar amcamız saatlerce üzerindeki idrarıyla kirlenmiş elbiseleriyle oğlunun işten gelmesini bekleyemez mi acaba diye soruluyor.. temizlik imandan gelir biliriz biz ama molla efendi, çocuğa dönüşmüş ve çoğu hareket yetisini kaybetmiş ihtiyarın altının temizlenmesinin acil olup olmadığını sorguluyor.. alacaksın o molla ve onun gibi düşünen zatı muhteremleri foseptik çukurunun yanına bağlayacaksın, ayakları o çukurun içinde bir gün değil sadece iki saat oturtacaksın bakalım ne düşünecekler.. ya da ellerini kollarını bağlayarak günlerce kendi pislikleri içinde kalmalarını sağlayacaksın ki belki insanlıklarını hatırlarlar.. en insani olayda bile dini, milliyetçi ya da baskıcı bir unsurun devreye girip insanlığa ket vurmasına neden izin veriyor insanlar hiç anlamıyorum..

‘simin’ ile ‘nadir’in boşanmasında da aynı problemler ortaya çıkıyor.. hakime, kızı ‘termeh’in daha iyi şartlarda, daha iyi bir eğitim alması için yurtdışına gitmek istediğini söyleyen ‘simin’e hemen hakim çıkışır ve ne demek istediğini sorar, yoksa iran kötü bir ülke midir, yaşam şartları kötü müdür, yönetim kötü müdür.. en ufak bir muhalif sese izin yoktur, devleti ilgilendirmeyen bir boşanma davasında bile devlet höt zöt eder, sopayı gösterir hemen..

asghar farhadi’nin ‘elly hakkında’ adlı filminde özelikle kadın-erkek eşitliği bakımından yaşanan problemler nakış gibi işlenerek anlatılmıştı.. ve tipik asghar farhadi filminin özelliği olan olay örgüsünün gelip bir yerde tıkanmasıyla devreye giren şiddet sorunları kendince bastırmaya başlıyordu.. ‘elly hakkında’ adlı filmde başlarda laylaylom eğlenen dört beş çiftimizin bir olay nedeniyle aralarında başlayan gerginlikler erkeğin kadına şiddetiyle hemen sonuçlanmıştır..

yine ‘bir ayrılık’ filminde bakıcı ‘raziye’ evindeki maddi sorunlar nedeniyle kocasından gizlice ‘nadir’in babasına parayla bakmaya başlar.. evinin geçimine katkı sağlamak, kocasının alacaklıları karşısında biraz evini rahatlatmak isteyen ‘raziye’nin kocası bu durumu öğrenir öğrenmez ‘raziye’ye şiddet uygulamaya başlar.. ‘raziye’nin suçu kocasından gizli çalışması değildir, ‘raziye’nin suçu bir erkeğe bakmasıdır.. hem de bu erkek, artık bir çocuktan daha bakıma muhtaç, hareket yetilerini yitirmiş bir insandır.. ama aslında ‘raziye’nin yaşaması, nefes alması suçtur.. filmde ‘raziye’ hem kocasından şiddet gördüğü gibi bir de ‘nadir’in bir anlık öfkesinin sonucu ‘nadir’den de şiddet görür ve hayatında büyük bir kayıp yaşar..

işte hem iran özelinde hem dünya genelinde toplumsal sorunlarımızı sade, yormayan bir dille anlatan ve genellikle filmlerinde müzik öğesinin pek bulunmadığı asghar farhadi yine bize ders niteliğinde bir film sunuyor.. usta yönetmenliğinin yanı sıra başrol oyuncuları   ‘peyman moaadi’ (nadir), ‘leila hatami’ (simin) ve ‘sareh bayat’ın (raziye) oyunculukları da filmi bir başyapıt olma yolunda yukarılara taşıyor.. özelikle ‘nadir’ rolündeki ‘peyman moaadi’nin oyunculuğunu takip ediyorum birkaç filmden beri.. hep yükselen bir grafiği var.. en son ‘elly hakkında’ filminde onu izlemiştim.. burada oyunculuğunu daha da üst seviyelere çıkarmış durumda.. sanırım ‘golshifteh’ gibi onu da vazgeçilmezlerim arasına koyacağım yakında..

123 dakikalık uzun ama su gibi akan bu filmi mutlaka izleyin derim ve bulabiliyorsanız ‘asghar farhadi’nin diğer filmlerini da bulup izleyin.. yoksa çok şeyden mahrum kalacaksınız bilmiş olun..

gülüşünüzle kalın..’

 

Crockett..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Filmin Künyesi :

 

Yönetmen : Asghar Farhadi

Senaryo : Asghar Farhadi

Oyuncular :

Peyman Moaadi – Nadir

Leila Hatami – Simin

Sareh Bayat – Raziye

Shahab Hosseini – Hoca

Sarina Farhadi – Termeh

İran – 2011 –  Farsça

123 Dakika..

 

Comments are closed.