‘lan gardaş bu nasıl yara ? kanar her yerimden..’

Bir su başında durmuşuz  .. her deniz kıyısında  oturduğumda bunu hissederim.. su ne güzeldi. deniz olmasa ne doldururdu yerini.. su başında durmuşuz.. ahmet kaya’nın sesi yankılanıyor..  söylüyor..  söylüyor biz hiç bıkmıyoruz.. her dinleyiş başka bir şarkısına türküsüne hasret bırakıyor… 

Yağmurdan mı yoksa aşktan mı ..

 Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek..

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ağlamaklı oluyorum.. boğazımda bir düğüm.. gerçekten yeşerir mi bozkırlarımız ağlasak ağlasak..  sonra üstüne rakının beyazına karışıyoruz yeniden.. üstüne  bir de bakmışız ahmet kaya olmuşuz hep bir sesten.. başımızda martı kuşları.. denizlerin serseri çocukları.. martılar ki sokak çocuklarıdır denizlerin” der can şairimiz.. biz severiz sokağa ait olan her şeyi.. iyi hissederiz sokakta kendimizi.. dağlar gibi saklar kendine sığınanı.. kavgasını da sevdasını da  savunur.. göstermez kimseye gözyaşını kalp ağrısını yürek yangınını..

sonra.. o güzel sesiyle bir de attila ilhan şiirinden söyler.. insan bir şarkı dinlerken bir de kulağa gelen  o şiir tadı yokmu ..  hep kendinden birşeyler kattığın o dinlemeler durdurulamaz hiç.. bir tane daha gelir aklına..  anılar gelir… anılar gider.. bazen uğurlanır sonsuza kadar bir  çırpıda .. bazen yeniden yüreğe düşer bütün sıcaklığıyla..

Sen benim hiç birşeyimsin..  varlığın yokluğun anlaşılmaz..

hep 1 eksiğiz diye mi? .. insan tarafımızın hüzün beyazı hep aramızda..   yine de bu kadar içlenirken ve 1 eksikken insan nasıl kendini bu kadar iyi hissedebilir ki.. bu kadar kuvvet ve yaşama sevinci gelebilir ki.. gelir ahmet kaya sesiyle.. onun sesi gençliğimizdi.. sevdiğimizdi.. heyecanlarımızdı.. kaybettiğimiz düşlerimiz ve umutlarımızdı.. büyüdüğümüzdü…

sonra..  hüseynikten yola çıkmadan olur mu ? nasıl da severim bu türküyü..

Yazık oldu yazık şu genç ömrüme.. Bilmem şu feleğin bana cevri ne..

Ahmet Kaya sevgisi bitmez.. ölümüne duyulan isyan bitmez.. uğradığı saldırılar , iki dilde de anlaşılmaması bitmez..

Hep hasret kalınır türkülerine..  okuduğu şiirlere.. sesine..

Bir de yaralarımız için söylesin.. o hep kanayan yaralarımız için söylesin.. gayrı gider oldum desin bir de..  bir yara bu kadar mı güzel olur onun dilinde..

lan gardaş bu nasıl yara..

bir şiir bu kadar mı güzel okunur..  enver gökçe’nin kelimelerini  haykırsın..

ümmiydiler, gurbetçiydiler
gülmemişti hiç biri…
ve soğuk asvan pulur hıdıröz
ve huni su payriği zalbar ve pul ve güci
kırani haksini henisik hulmin
karapınar ecüzlü  vahşin venk
ve payamlı ve süderek
haritadan silindiler bir sabah…

lan gardaş bu nasıl yara?
kanar her yerimden..”

suskunluktu..

Korkarım dönmez yüreğim , korkarım güzelim korkarım..’

‘TAFLAN’

Comments are closed.