THE LIFE OF DAVID GALE…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

THE LIFE OF DAVID GALE…

 

 Tür : Gerilim , Dram

Yönetmen : Alan Parker

Senaryo : Charles Randoph

Görüntü Yönetmeni : Michael Seresin

Müzik : Alex Parker, Jake Parker

Yapım : 2003, ABD, 130 dk.

 

Oyuncular : Kevin Spacey (Dr David Gale), Kate Winslet (Elizabeth Bloom), Laura Linney (Constance Hallaway), Gabriel Mann (Zack), Matt Craven (Dusty), Rhona Mitra (Berlin), Leon Rippy (Braxton Belyeu), Jim Beayer (Duke Grover)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkçeye yaşamla ölüm arasında diye çevrilen 2003 yapımı unutulmuş bir film The Life of David Gale. Ölüm cezasına karşı olan ve kaldırılması için çaba gösteren çılgın bir profesör, David Gale günün birinde idam cezasına çarptırılır ve suçu kendisi gibi idam cezasına karşı olan meslektaşı Constance e tecavüz ederek öldürmektir !!!

 

Konusu bir kaç cümleyle anlatılabilecek ama hissettirdiklerini bir ömür boyu yaşayacağınız bir film…

Sinemada adını merak edip küt diye girdiğim ama asla günlerce düşünmekten uyuyamayacağım bir film olacağını tahmin etmediğim enteresan bir direnişin öyküsü…

 

Filmi izledikten sonra vay anasını diyeceğiniz hatta üşenmeyip uzun bir “tarihte başkaldırılar” araştırması yapacağınız şahane bir film.

 

Profesör David Gale’in dersinden bir sahne :

 

“Fanteziler gerçekdışı olmak zorundadır. Çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda, artık onu istememeye başlarsınız. İsteğin devam edebilmesi için, objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir. İstediğiniz o şey değil, onun fantezisidir. İstek çılgınca fantezileri destekler…

‘Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz ’ derken Pascal’ın anlatmak istediği de buydu. Bugün geldi. Bu nedenle ‘avlanmak, öldürmekten daha zevklidir’ ya da ‘ne dilediğine dikkat et’ deriz . Ona sahip olacağın için değil; ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için.

İstekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez. Gerçek anlamda insan olmak demek, fikirler ve idealler için yaşamak demektir. Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil, yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir. Çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Not: film bittikten sonra çok düşündüm acaba şimdiye kadar gördüklerimin ne kadarını doğru anladım diye ve hala düşünüyorum. Muhtemelen her yeni gün yanlış algılarıma bir yenisi ekleniyor…

 

İdam cezası olmayan bir ülkede yaşasak da kimi için idam , özgürlüğünün elinden alınmasıdır !! özgür ol(a)mayanlar bunu anlayamazlar tabi…

 

‘TERS

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Comments are closed.