‘çünkü bürokrasi , bütün diktatörlüklerin temel dayanağıdır..’ – MARCO BECHIS

MARCO BECHIS – SIRRI SÜREYYA ÖNDER Söyleşisinden :

‘filmde gördüğümüz gibi olimpo garajı şehrin göbeğinde.. küçücük kapısının önünden her gün rutin günlük yaşantısını sürdüren sıradan insanların ellerinde alışveriş fileleri ya da bebek arabalarıyla anne babaların geçip gittiği bir caddeye açılıyor..

tabi olimpo garajı yeraltında.. üstelik kent merkezinde.. zaten buenos aires’in merkezi ve her semti böyle yer altı gözaltı ve işkence merkezleriyle doluydu.. daha sonra bütün arjantin’de bu işkencehanelerden en az 350 tane olduğu öğrenildi.. ayrıca ülkenin güney bölgelerinde çok özel hapishaneler inşa edilmişti.. arjantin ordusu , cuntası , şili’de olduğu gibi yakalananların hepsini bir stadyuma doldurmadı.. dolayısıyla , şili’deki gibi her şey herkesin gözleri önünde yürütülmedi..

arjantin cuntasının arzusu insanları gerçekten kaybetmekti.. onun için bütün operasyonları gizlice yeraltında sürdürüyorlardı.. bu aynı zamanda ortalığa daha sinsi bir korku atmosferinin hakim olmasına yol açıyordu tabii..’

‘her filmde seyircinin filmle kurduğu bir bağ vardır.. beni en çok etkileyen ve herhalde hikayeyi gerçek kılan en önemli bölümlerden birisi , maria’nın kendisini denize atan uçağa bindirilmeden önce , işkencecisinin refakatinde şehrinden içinde dolaşırken salıncağa binmesi.. bunu baskı altında tutulan bir kişinin çocukluğa dönme sendromu olarak mı yorumlamalıyız..

sanıyorum , sorduğunuz düzlemde bir cevabım yok.. hatta daha pratik bir durum söz konusuydu.. filmin yapımcısı bize bir armağan kabilinden bir gün daha çekim hakkı tanımıştı , biz de o gün içerisinde bu çekimleri yaptık.. dolayısıyla senaryoda var olan bir bölüm değildi ; fikir doğaçlama olarak çıktı..

bazen , bilinçli olarak düşünmeden de attığınız adımlarla filminiz belirli kavşaklardan dönmüş olur.. bazen eksiltir , bazen çoğaltırsınız ; önemli olan , eklenen ya da çıkarılan bölümlerin filmin genel izleğine nasıl bir katkıda bulunduğudur..’

‘garage olimpo’nun verdiği mesajlardan birisi , direnme hakkının meşruluğu, doğruluğu , vazgeçilmezliği.. öyle ki , film en başında bir suikast hazırlığıyla , bir adamın yatağının altına bomba yerleştirilmesiyle başlıyor.. seyirci ilk başta bu sahneyi yadırgayabilecek bir havadayken , aynı bölümü filmin sonunda tekrarladığında seyirciler olarak tek tek hepimizin bombayı kendimizin patlatmak istediğimiz bir duygu halinde oluyoruz..

filmde neyi anlatmak istediğimi şöyle toparlayabilirim : ana karakterimiz bir ilkokul öğretmeniydi.. okuma yazma bilmeyen sıradan insanlara gönüllü olarak da yardımcı oluyordu.. üst kademelerde yer alan biri değil , sosyal hizmet alanında katkıda bulunan biriydi..

öbür taraftan gerilla mücadelesi yürüten kişiler vardı.. gerçi onlar arasında da arkadaşlarım , yoldaşlarım vardı , ama ben tam anlamıyla onların safında yer almadım.. fikirlerim itibariyle onlardan ayrılıyordum..

ikinci dünya savaşı dönemini düşünün.. nasıl öldürülen 1 almana karşılık naziler onlarca kişiyi öldürerek misillemede bulunuyorlarsa daha düşük ölçekte buna benzer bir durum arjantin’deki mücadele için de geçerlilik taşıyordu.. üstelik eninde sonunda gerillaların düzenlediği eylemlerin bedellerini bir noktaya gelince maria gibi en düşük seviyelerde mücadele eden insanlar ödeyeceklerdi..

böyle düşünüyordum.. onlar zaten bedel ödeyeceklerdi , fakat saldırgan eylemler tabandaki insanların daha kolay devre dışı bırakılması gibi bir sonuç doğuruyordu..’

‘bu filmi nasıl yapmam gerektiğini düşünürken godard’ın ‘siyasal film yapmanıza gerek yok , bütün filmleri siyasal bir yorumla çekebilirsiniz’ düşüncesinden yola çıktım.. dolayısıyla böyle bir hikayeye siyasal bir boyut katmanın tek ve en doğru yolu , filme yerlilerin kendilerini ve hikayelerini dahil etmekti..’

‘benim gözümde siyasal sinema ‘dil’den ibarettir.. içerik çok da önemli değildir.. bağlam ile konunun çok da çakışması gerekmez..’

‘bizim filmdeki bu tür diyaloglara da başvurarak asıl teşhir etmek istediğimiz yan bürokrasin betimlenmesiydi.. çünkü bürokrasi , bütün diktatörlüklerin temel dayanağıdır.. ve bürokrasi normal insanlardan oluşur.. canavarlar sadece amerikan filmlerinde görülür..’

MARCO BECHIS – SIRRI SÜREYYA ÖNDER Söyleşisinden..

Daha fazlası için MESELE KİTAP DERGİSİ’nin MAYIS 2010 – SAYI :41’i edinmeniz gerekecek..

Comments are closed.