İşimiz Çetin.. – ÖZGÜR MUMCU

İŞİMİZ ÇETİN..

Altı- Yedi Eylül 1955 olayları bir kontrgerilla operasyonuydu. Faturasını dönemin solcularına çıkartmaya çalıştılar. Bu çaba, Aziz Nesin tarafından mizah tarihimizde güzide bir çalışma olarak not edildi.
Kanlı Pazar bir kontrgerilla operasyonuydu. Polis ve askerle kolkola Amerikan 6. Filo protestocularına saldırıp, iki kişinin ölmesine yol açanları kıvama getiren Mehmet Şevket Eygidir. Dönemin valisi, İçişleri bakanı Kanlı Pazar’dan, orada saldırıya uğrayanları sorumlu tuttu. Sıkıntıyla hatırlıyoruz.
1 Mayıs 1977 katliamı bir kontrgerilla operasyonuydu. Dönemin Tercüman gazetesi faturasını solculara çıkartmaya çalışıp, kontrgerillanın izlerini silmeye uğraştı. Gazete arşivleri tanığımızdır.
Temmuz 1978’deki Fatsa nokta operasyonu kontrgerilla tarafından düzenlendi. Yüzü maskeli kişiler, sokak sokak askerlere rehberlik etti. Yine dönemin Tercüman gazetesi operasyona kamuoyu sağladı. Fatsa belediye başkanı Fikri Sönmez’in mahkemedeki savunması ve yine gazete arşivleri kanıtımızdır.
1979 Çorum ve Maraş katliamları bir kontrgerilla operasyonudur. Katliamların kıvılcımını yakan düzmece bombayı koyanlar meclise MHP-Refah Partisi seçim ittifakıyla, soyadlarını değiştirerek girdi. Milletvekili mazbatası ortadadır.
Bahçelievler’deki katliam bir kontrgerilla operasyonudur. Yedi TİP’li öğrenciyi boğarak ve kurşunlayarak öldürenleri hapisten “kazara” tahliye edenler, onlara sahte pasaport verenler bellidir. Bu katilleri “kurşun atan da yiyen de şereflidir” diye öven Tansu Çiller. Onun danışmanı Mümtaz’er Türköne’dir.
12 Eylül, kontrgerilla operasyonlarının sonucudur. Darbecilere selam çakıp, cunta hükümetinde bakanlık kapan Turgut Özal. Darbecilerden Yamak Paşa’yı Cumhurbaşkanı yaveri yapan yine Turgut Özal’dır.
Güneydoğu birçok kontrgerilla operasyonuna sahne oldu. Bu operasyonlarda faal olanların hamileri, 12 Eylül öncesi faşistlerin hamileriyle aynıdır. Bu hamiler devletin her kademesine gelmiş, sağ iktidarlarca koruyup kollanmıştır. Bin gizli operasyon malumumuzdur.
Susurluk bir kontrgerilla çetesidir. Ona karşı çıkanlarla “glu glu dansı yapıyorlar” diye dalga geçen Necmettin Erbakan, ışıklarını söndürüp çeteyi protesto edenlere “mum söndü oynuyorlar” diyerek iğrençleşen Şevket Kazan’dır. Hafızamız sanıldığı kadar sığ değildir.
Haydi tarihimizle gerçekten yüzleşelim. Aramızdaki kontrgerillacıları ve darbecileri hakikaten açığa çıkaralım. Sadece 9 Mart ve 28 Şubat’a çatarak düzelmiyor her şey.
Milliyetçisi ve muhafazakârıyla kontrgerillaya eleman ve ideolojik destek veren bir siyasi akımdan bahsediyoruz. Bu yukarıda sayılan kontrgerila operasyonlarına destek olanlar ve onların siyasi mirasçıları başka bir kontrgerilla çetesi olduğu söylenen Ergenekon çetesini sizce nasıl çözer? Hakikaten kontrgerillanın göz bebeği Türk sağından nasıl medet umulur?
Bu siyasi akımın kontrgerillayla nasıl mücadele edeceği ortada. Eskisi gibi elbette. Bulandırarak, asli unsurları gözlerden kaçırarak, ilgisiz unsurları içine katarak. Kafaları karıştırarak. Bugüne dek hep böyle çalıştılar. Ergenekon iddianamesi bunun en önemli işareti.
O sebeple sapla samanı ayırmak yine sola düşer. Ergenekon’da gerçekten kontrgerilla unsurlarla, ilgisiz kısımları ayırt etmek vazifesi eski kontrgerillacı, yeni demokratlara bırakılmayacak kadar ciddidir.
Bırakın diğerleri hâlâ Deniz Gezmiş’i ulusalcılıkla suçlayarak demokratlık oynasınlar. Bir darbede asılan genç bir çocuktan beklesinler tarihle yüzleşmesini. Onlar eğlenedursun. Bizim işimiz var. İşimiz çetin. Hem gidinin kontrgerillacılarının propagandasını deşifre etmek hem de solun şovenleşmesini önlemek.
Hepimize kolay gelsin.
(Bu yazıyı iki sene önce yazdım, işimiz hâlâ çetin)

Özgür Mumcu

(Halkın Gazetesi BİRGÜN – 29.01.2010)

Comments are closed.